Nehir’sel (Su serisi-4-)

Bazen durgun ya da coşkun
Yatağından memnun uzanyor
Ne başı ne sonu belli
Ne farkederki nereden nereye
Hayat misali akıyor nehir
Su bu, akıyor yolunu buluyor
Karışıyor başka sulara büyüyor
Her geçtiği yerden bir hikaye
Rüzgar bir de nehir ruhuna
Rûhundan bir şeyler katıyor…
Bir sığlıkta ansızın ve sebepsiz
Bir adam maceraya dalıyor
Yaban kazları uçuyor sürüyle
Anne ördek önden yüzüyor
Başı suyla görünmüyor, dalmış
Balıklar tümden kuşlara bakıyor…
Köy kızları bedenleriyle, yıkıyor
Pınarlardan taşıyor, ağızlardan
Dökülüyor hayatın sırları
Hayaller suda buluşuyor…
Hayalden de narin bir ceylan
İnce boynunu suya uzatmış
İri kara gözleriyle sudan bakıyor…
Gerçek bir vadide yeşile boyanıp
Sarı çöl tozunda renk renk
Paha biçilmez vaha oluyor
Dağlar aşıyor yol olup
Dökülüyor yüksekten
Her damlası bin coşkudan
Dağılıyor serin zerrelerde
Serbest düşüyor kendinden
Yere, kendine geliyor hayalden…
Sonbahar olup sararıyor
Yaprakları yüzdürüp götürüyor
Sis oluyor gözü görmüyor
Bilinen bilinmeze dönüyor
Görünen artık görünmüyor
Göçenler kendine dönüyor
Karakışta donup kalıyor öyle
Beyazdan buz kesiyor cam gibi ,
Baharın renkleriyle çözülüyor
Taşıyor, köprüler yıkıyor
Bu güç mü güçlük mü
Anlaşılamadan daha
Sonra duruluveriyor
Isnıyor bahar yaz oluyor
Buhar olup uçuyor, işte öyle
Azalıyor çoğalıyor ama akıyor
Hep kavuşma heyecanı içinde…
Bazen kuruyor ya işte o acı
Kirleniyor ya da istemeden
Çamura bulanıyor, buluyor
Sonra yine kendinde çaresini
Aksın yeter ki kokuşmasın da…
Yatağından akıyor yıkanıyor
Yatağına akıyor temizleniyor…
Bendeniz Yılmaz BEKTAŞ

© All rights reserved
Using Format