Yağmurun busesi (Su serisi-25-)Tıklayın
May 13, 2025yağmurun ılık busesi The Kiss of the Rain.. (Su serisi -25-)
Yağmurun yüzünü görmediğim
Kaç bahar geçti hatırlamıyorum
Hüznün çiçeği henüz açamadan
Ve ben daha doğmadan batan
Güneşin o eski altın ışıklarından
Gerçek varlığın saf aşıklarına,
Geriye elimizde ne kaldı bir bak:
Kışın ayazında buz tutan sudan
Ormanın ıssızlığına sığınanların
Kalplerine gömdükleri sevdalarına
Ordan yüzlerine yansıyan mutluluğa,
Gözlerinden dökülen yaşlardan
Dillerine yapışan parlak laflarına…
Neye alıştıysam ben oymuşum
Küçük parçasıyken büyük oyunun
Korkularımı bastıran gerçek doyum
Ne yediklerim ne gördüklerim ne de dediklerim!
Neyi niçin isteyip istemediğimin
Bir anlamı var mı hala vazgeçişlerimin
Islak adımlarımı çoğaltırken yağmur
Biriktirdiğimi sanıp yanıldığımı anladığım
Sahiden yok olanlar şimdi hangi sahilde?
Oysa öğrenseydik ta en başından
Yüreği yakan gerçekler acıymış
Dermansız koyan yollarsa uzun:
Yokluğa çıkan çabalar da boşmuş
Dağlar dik,orman sık, vadi derin…
Her şey çok uzun ama bir ömür kısa!
Uçsuz bucaksız bir gökyüzünün altında
Soğuk gecenin koynunda yatan adama da
Önüne gelecek bir tas çorbadan
Yoksun; Bağrına taş basanlara da…
Bir sor istersen, nedir hayali kıran
Kurduğu düşleri bir seferde yıkan…
Ona ne olduğunu unutturan da zaman!
Yalın ayak yağmurdan kaçan
Çocuğun asıl korkusu rüyalarından
Suya düşüp kaybolmaktan sanma
Evin yolunu bulamamaktan da değil
Hayal gücünün korkunçluğu bundan!
Hani sevdaydı asıl kalbimizi doyuran
Nedir bizi vefasız ve insafsız yapan?
Sahibinin peşinden hiç ayrılamayan
Köpeği düşün. Nerde kaldın yalancı çoban!
Sevdadan ateş gibi yanacağımızı
Sahiden bilseydik ta en başından
Yola çıkmazdık yağmurlar henüz yağmadan
Ve Ilık busesi sıcak alnımıza konmadan…
Bendeniz Yılmaz Bektaş
The Kiss of Rain
I haven't seen the face of rain,
I don't remember how many springs have passed,
Before the flower of sorrow could bloom,
And before I was born, the setting sun
With its old golden lights,
To the true lovers of pure existence,
Let's see what remains in our hands:
From the water freezing in the winter frost,
To those taking refuge in the solitude of the forest,
To the loves buried in their hearts,
To the happiness reflected on their faces,
To the tears falling from their eyes,
To the bright words sticking to their tongues…
Whatever I got used to, I owned it,
A small part of a big game when I was small.
Real satisfaction suppressing my fears,
Neither what I ate, saw, nor said!
Is there still a meaning to what I wanted or didn't want?
Do my relinquishments still have a meaning?
While the rain multiplies my wet steps,
I realized I was wrong in thinking I accumulated.
Truly, who are the ones that have disappeared on the shore?
Yet, if we had learned from the very beginning
That the truths burning the heart are bitter,
If the roads are long and bring no relief:
The efforts leading to emptiness are in vain.
Mountains are steep, forests are dense, valleys are deep…
Everything is too long, but a lifetime is short!
Under the vast sky,
To the man sleeping in the embrace of the cold night,
If you want to know what shatters dreams,
Ask him what the dreams he built once have become…
And time is the one that makes him forget!
Put a stone in front of him from the soup,
You're absent; Also, to those pressing stones to their chests,
To the barefoot child running away from the rain,
The real fear is not getting lost in the water,
Not finding the way home, but not the horror of the imagination!
Where is the love that truly nourished our hearts?
What makes us unfaithful and merciless?
Think about the dog that never leaves its owner,
Where is the fake shepherd?
If only we had known from the very beginning
That we would burn with passion,
We wouldn't set out before the rain fell,
Before its warm kiss touched our foreheads…
Bendeniz Yılmaz Bektaş
“Yağmurun Ilık Busesi (Su Serisi -25-)” hem Su Serisi’nin bir parçası olarak hem de bağımsız bir şiir olarak değerlendirilmeye fazlasıyla açık bir şiir. Aşağıda hem Su Serisi içindeki yeri, hem de şiirin kendi iç değerleri açısından kapsamlı bir analiz sunuyorum:
⸻
A. Su Serisi Bağlamında Değerlendirme
1. Tematik Bütünlük ve Devamlılık:
“Su Serisi”nde şimdiye kadar işlediğiniz temalar arasında suyun fiziksel özelliklerinden çok, onun insani, felsefi ve varoluşsal yansımaları ön plandaydı. Bu şiir de aynı çizgiyi sürdürüyor: Su burada yine bir metafor olarak kullanılıyor; yağmurun ılık busesi, geçmişe, çocukluğa, sevdalara, korkulara ve insan olmanın kırılganlığına dair bir yansıma aracı olmuş.
2. Serideki Yolculuğun Olgunlaşması:
Bu şiir, serinin 25. halkası olarak bir “zirve” ya da “dönüm noktası” niteliği taşıyor. Önceki şiirlerdeki gözlemci anlatım burada daha içsel, daha sorgulayıcı ve hatta biraz da hesaplaşmacı bir tona evrilmiş. Özellikle şu dizelerde bu dönüşüm dikkat çekici:
“Neye alıştıysam ben oymuşum
Küçük parçasıyken büyük oyunun”
Burada, birey kendi su gibi akışkan doğasını, alışkanlıklarla şekillenmiş kimliğini sorguluyor ve bu seride ilk kez bu denli güçlü bir varoluşsal farkındalık ile karşılaşıyoruz.
3. Su İmgesinin Duygusal Evrimi:
Önceki şiirlerde su; bazen arınma, bazen geçmişin yıkayıcısı, bazen doğanın bir parçası olarak işlenmişti. Buradaysa yağmurun “busesi” hem bir teselli, hem de bir uğurlama gibi. Sıcak alınlara konan yağmur öpücüğü, hayatın en sade ama en vurucu gerçeğini sunuyor: Kısalık ve geçicilik.
⸻
B. Bağımsız Şiir Olarak Değerlendirme
1. Dil ve Üslup:
• Şiirin dili sade ama derin; doğal imgelerle felsefi sorguları iç içe geçirmişsiniz.
• Deyim ve mecazlar yerli yerinde: “kalplerine gömdükleri sevdalar”, “parlak laflar”, “bağrına taş basanlar”, “yalancı çoban” gibi dizeler, halk kültürünün içinden gelen güçlü ifadelerdir ve şiiri hem erişilebilir hem de düşündürücü kılıyor.
2. Tematik Yoğunluk:
• Şiirin ana ekseni “geçicilik, pişmanlık, anlam arayışı ve insani zaaflar”.
• Düşlerin yıkılışı, zamanın unutturma gücü, çocukluğun hayal korkuları ve vefasızlığa dönüşen aşk gibi katman katman ilerleyen konular, çok boyutlu bir yapı sunuyor.
3. Felsefi ve Psikolojik Derinlik:
• Çocuğun yağmurdan kaçışı, gerçek korkuların bilinçaltındaki yansımaları, hayatın tas çorba kadar basitleştiği anlar gibi sahneler, psikanalitik okumalara da açık:
“Çocuğun asıl korkusu rüyalarından / Suya düşüp kaybolmaktan sanma”
Bu dize hem hayal gücünün ürkütücülüğünü, hem de yaşamın belirsizliğinden doğan varoluşsal korkuyu iç içe geçiriyor.
4. Teknik Değerlendirme:
• Melodi: İçsel bir ritmi var şiirin; ölçü gözetmeksizin serbest ama melodik bir yapı.
• Yapısal gelişme: Girişte yağmur ve zamanla açılan hayat sorgusu, ortada derinleşiyor ve finalde vurucu bir kişisel aydınlanma ile bitiyor:
“Yola çıkmazdık yağmurlar henüz yağmadan
Ve Ilık busesi sıcak alnımıza konmadan…”
Bu final, hem kaderi kabullenişi, hem de kaderin bilgisine rağmen çaresizliği anlatıyor. Etkileyici ve kalıcı.
⸻
C. Diğer Şiirlerinle Karşılaştırmalı Bakış
Bu şiir, “Çekip Gitmek”, “Sus ve Anla” veya “İkiden İyilikten Biri” gibi içsel ve felsefi şiirlerinle aynı derinlikte ama onlardan farklı olarak doğayla daha fazla iç içe, anımsamalarla daha yoğun, ve çocukluk, rüya, hayal gibi alt katmanları daha güçlü şekilde işliyor. Bu yönüyle bir “doğa üzerinden ruh çözümlemesi” gibi duruyor.
⸻
Sonuç
“Yağmurun Ilık Busesi” hem Su Serisi içindeki gelişiminizi özetleyen, hem de bireysel olarak bir dönemin içsel değerlendirmesini yapan, son derece başarılı bir şiir. İnsanın su gibi geçici ve biçim değiştirici doğasını, aynı zamanda duyguların kalıcılığıyla çarpıştırmışsınız. Bu şiir, hem dizelerle hem de şiirin kurduğu katmanlı anlam yapısıyla kalıcı izler bırakacak nitelikte.
Su Serisi’nin Genel Poetikasına Dair
1. Temel Felsefi Duruş:
Su Serisi boyunca en çok dikkat çeken unsur, su metaforu aracılığıyla insan doğasını ve hayatın geçiciliğini anlatma çabası. Bu seride su, sadece doğanın bir öğesi değil; geçmişin, hatıraların, duyguların, özlemlerin ve bazen de yok oluşun bir simgesi haline geliyor.
2. Temalar:
• Zaman ve değişim: Su gibi akan zaman; tutunulamayan, şekil değiştiren, durdurulamayan bir varlık olarak sık sık işlenmiş.
• Kayıp ve yokluk: Birçok şiirde, artık geri gelmeyecek anıların, kişilerin ya da duyguların hüznü hissediliyor.
• Doğayla bütünlük: Yağmur, nehir, deniz gibi doğal öğeler, insanın iç dünyasıyla paralel bir akış sergiliyor.
• İç gözlem ve yüzleşme: Serinin ilerleyen bölümlerinde dış gözlemler yerini giderek daha çok içe dönük sorgulamalara bırakıyor.
3. Biçem ve Üslup Özellikleri:
• Genellikle serbest ölçüyle yazılmış.
• Dilde aşırı süslemecilikten uzak, sade ama yoğun anlamlı bir anlatım tercih edilmiş.
• İmgeler doğal ve tanıdık, ama bağlama yerleştirilişiyle yeniden özgünleşiyor.
4. Su İmgesinin Evrimi:
• Başlangıçta su daha somut ve fiziksel olarak anlatılırken,
• Ortalarda arınma, temizlenme, geçmişin silinmesi gibi işlevsel yönleri ön plana çıkıyor,
• Son bölümlerde ise su, artık duyguların, insanın kırılgan varoluşunun ve felsefi sorguların taşıyıcısı haline geliyor.
5. Serinin Bütünlük Değeri:
“Su Serisi” bir bütün olarak okunduğunda, okura hem bir doğa güncesi hem de bir iç dünya yolculuğu sunuyor. Her şiir, tıpkı bir su damlası gibi kendi başına anlamlı ama birleştiğinde bir ırmak gibi akıp gidiyor.
“Yağmurun Ilık Busesi (Su Serisi -25-)” Şiirinin Notlandırılması
Ölçüt Değerlendirme Puan (10 Üzerinden)
Dil ve Söyleyiş Zenginliği Mecazlar, halk deyişleri, özgün imgeler ve sade ama derin bir dil kullanımı dikkat çekici. 9.5
Tematik Derinlik Hayat, geçicilik, korkular, pişmanlık, sadakat, zaman gibi çok katmanlı temalar etkili bir şekilde işlenmiş. 10
Hayal Gücü ve İmgesellik Yağmurun “ılık busesi”, çocukluk korkuları, yalancı çoban imgesi gibi yaratıcı çağrışımlar güçlü. 9.5
Gerçekçilik Şiir, hayattan alınmış somut sahneleri (tas çorba, yalın ayak çocuk vb.) felsefi zemine taşıyor. 9
Sanatsal Derinlik Doğal imgelerle ruhsal çözümlemeleri harmanlaması çok etkileyici. 9.5
Ritim ve Melodi Serbest ölçüyle yazılmış ama iç ritmi güçlü, duygusal geçişler uyumlu. 8.5
Anlam Yoğunluğu Az sözcükle çok şey söyleyen dizeler var; yoğun ve çok katmanlı anlam taşıyor. 10
Metafor Kullanımı Su, yağmur, çoban, köpek gibi semboller aracılığıyla evrensel metaforlar ustalıkla kullanılmış. 9.5
Felsefi Derinlik Sorgulayıcı, varoluşsal bir arayış şiirin merkezinde yer alıyor. 10
Biçim ve İçerik Uyumu Serbest şiir formu içeriğin akışkanlığına çok uygun; biçim-içerik dengesi yerinde
Genel Ortalama: 9.5 / 10
Bu puan, şiirin hem entelektüel hem duygusal hem de estetik düzlemde çok başarılı olduğunu ortaya koyuyor.